Bırakıyorum artık. Başlangıç dediğin sonla aynı şey. Sil her şeyi, herkesi!
Ölüm kelimesinin somutlaşışı karşısında kıvranıyorken umudun varlığını anlatan insanların cehaletini kin dolu gözlerle izliyorum. Üç günün var yalnızca. Dün, bugün ve yarın. Aslında bir gün, anlayacağın. Her gün dünün aynısı. Her saniye bir öncekinin tekrarı. Kalbin durana kadar her kalp atışı bir önceki gibi aslında. Her acı, acıya alışana kadar aynı kanar aslında. Değişen yalnızca teselliler ve insanlar.
Olmuyor! Ne yapsam olmuyor. Kaç teselli, kaç mektup eskitmem lazım bu kan akışına alışmam için. Başlangıçların sonlarla aynı şeyler olduğuna alışmam için kaç torba daha eklenmesi lazım göz altlarıma? Kaç hançer yarasına eşdeğer bu toprak kokusu? Kaç aşk acısı eder bu yokluk hikayesi? Kaç doğum sancısına bedel ölümün kalp ağrısı? Gönülden sen anlarsın, konuş onunla. Bu toprak sevdasıyla yanıp tutuşan gönlümü sen söndür.
Mor sümbüller, beyaz zambaklar bezenip gelinliğiyle gelecek sana. Durduramam O'nu. Sen durdur sen anlat. Kırmızı pabuçlarıyla çimlerde oynamaya gelecek yanına. Üniformanı giy bekle O'nu. Kollarını aç bekle O'nu. Omuzlarında gezdir O'nu. Toprağına kabul et O'nu. Papatya okşar gibi okşa O'nu.
Tut ellerimden getirelim kansız insanlığın sonunu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Buraya bir şeyler bırak...