Hiçbir yağmurun seni ıslatamadığı, dolular düşerken, toprağa varana kadar yok olduğu kurak çöller gibi kalbimin içi. Anlatabilir mi milyarlarca sıcak kum tanesi acımı bilmiyorum. Ben bile bilmezken beni kim görür, kim anlar kavruk yüreğimi, kaynar kalbimi? Ruhumun çöllerinde atarken adımlarımı, yanan ayak tabanlarımın acısı çok değil derinlerimdeki sızıdan. Kasvetli bir baharım ben. Karamsar ruhlarla dolu yine yapayalnız ruhum. Diriler mezarlığı içim. Kaç yürüyen ceset var içerimde? Kaç mezara bedel gülümseyen kanlı canlı bir ceset? Kaç cesede eşdeğerim? Kaç ömre bedelim? Kaç atomdan oluşuyorsam o kadar beterim. Kime gösterdim sıcak gözyaşlarımı? En son ne zaman attım içten kahkahamı?
Yürüyorum. Ayak izlerime bakıyorum gerimde. Kanlı yolları seyrederek yürüyorum. Saçlarımı yolmam, yakmam, kesmem, yok etmem için yeterli bir sebep saçlarıma düşüp ruhuma işlemeyen her yağmur tanesi. Yıllarca içimde biriktirdiğim gözyaşlarım geçer mi bu zamana kadar toprağa kavuşmuş yağmurların miktarını?
Sorular çok fazla. Can yakan soruların menfaatçi cevapları... Asla! Asla hiçbir cevap doğru değil! Gerçek değil hiçbir tebessüm. Kaf dağının eteklerine kurulmuş o çiçekli çiftlik yolundan gelen at arabasının arkasına atılmış çiçek ve kahkaha dolu çuval kadar gerçek ancak bir mutluluk. Canına kıyanlar var mutsuzluktan. En az mutsuzluktan ölenler kadar dertsizlikten ölenler var. Gamsız ve arsız intiharlar var. Tasasızlık da bir tasa. Ve ben intiharı böyle bir dertten düşünmek isterdim.
Yalnızca çarşafını ısıtmak için kullananlar var aşkı. Bir kadının yahut adamın saçını okşamanın verdiği huzuru hayal edemeden sevdayı yaşadığını sananlar var. Mezarları boş mermeleri dolduran topraklar sananlar var. Bir gözyaşının altı ayda üretildiğini, gözden çıkarkenki sıcaklığını bilmeden hunharca ağlayan dertsiz dertliler var. Kalbi yarasızlar var. Diz kapakları hiç kanamamıș kansızların, nedensiz ve şımarıkça döktüğü yaşlar var.
Arkalardaysa kalanlar var. Hiç dizi olmamış çocuklar... Hiç gözyaşı dökememiș, paramparça kalpleri olan insanlar... Hangisi daha karanlık? Kimin ruhu daha güzel kokar? Hangisi daha çok hak eder ölümü? Peki hangisi daha hızlı koşar ölüme? Ya da acıya kalır yürekleri sonsuza kadar?
Arkadakiler... Kalanlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Buraya bir şeyler bırak...