Blog Listem

1 Ocak 2018 Pazartesi

Sıradanlığın Acısı

Eline dünyaları sığdırabilecek kadar küçük çocukların, büyük yüklerle olgunlaşmasını reddetmem bu dünyanın ve insanoğlunun bana olan düşmanlığının sebebi. Takvimden düşen bir yaprağın getireceği mucizeleri reddetmekti zamana karşı tepkim. Asırlardır süregelen gün doğumları ne gibi güzellikler verebilirdi tüm karanlıklara rağmen. Geceler karanlıkları gizlemekle mükellefti. Gün doğumları iğrençlikleri apaçık yapabilecek cesareti olan iğrenç varlıklara aitti. Geçen her yıl dönümünde, bir sonraki yılın birkaç rakam yüzünden daha güzel olmasını beklemek ve dilemek kadar saçmaydı,  gündüzlerden mucizeler beklemek. Sahipsiz çocuklar hala sahipsiz, kötülükler hala revaçta.
   En içten kahkahamı attım ilk karanlığa tanık olduğumda. Karanlığa kalan insansa, içinde yaşayan dünyanın iyiye mi kötüye mi ait olduğu açığa çıkar. Benim dünyamda her şey karanlık kadar kötüydü. Kalbim kötü,  ellerim kötü, ruhumsa büsbütün karanlığa teslim. Mezarlıklar evim, içi oyulmuş ağaç gövdeleri sığınaklarım, yıkılmaya mahkum terkedilmiș gecekondular uğrak yerlerim. Korkusuz bir ruh bir o kadar da korkak zihin elimde avucumda olan tek miras karanlıktan bana.
   Kendinden korkan, cenneti düşlerken cehenneme koşan bir celladın ruhu aynanın karşısında bana bakan. Ruhu üşüyen bir kız çocuğunu cehenneme götürecek kadar kötüyüm. Ruhunun o kız çocuğunun ruhuna bağlı olduğunu unutacak kadar ahmağım. Karanlıktan tek başıma çıkamayacak kadar aciz ve güçsüz olduğumu bildiğimden o karanlıkta avlanıyorum. Avlarımı karanlıktan aydınlığa giden yolda yürümeye cesaretlendirerek ışığı bulaştırıyorum ruhuma.
   İçimdeki kızı yakarak öldürüp acımdan zevk alarak küllerimde kayboluyorum. Buysa tastamam sıradanlığın acısı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya bir şeyler bırak...