Blog Listem

10 Ekim 2023 Salı

Yara İzi

 Bazen hiç tanımadığın  insan kalbimizden bir parça gibi hissettirir. 365 günü tamamlamayan dostluk, anadan doğma çıplaklıklarla kurulu candaşlıkların önüne geçer. Kalbinin açlığını, evinin içini hiç bilmediğin bir çift göz doyurur.


Bir melodi var zihnimde çalan. Sayfalarca ağladığım gecelerde yazdığım notlar havalarda uçuşurken birini yakalıyorum. Bir dizi nota. Tellere vurarak canlandırdığım melodi... Bam tellerine... Senin benim zihnimde canlanmayacak acılar var. İşte onların bam tellerinde çalan melodiler bunlar. Bir beste çıkarıyorum. Fütursuzca, avaz avaz bir beste; çünkü meczup da aynı zamanda. 


Ölümden başka çaresiz dert yok dünyada. Keşke ölsem şuracıkta diyorum. Acısı o çaresizlik deryasında daha ağır. Ağrısızca sessiz bir ölüm. Ya da yankı getiren. Elbette ki o kaybın neticesi ufuksuz bir sessizlik deryası. Sessiz bir feryat. Kaç yüzyıl sürer ki ağıtı. 


Sahi kaç gece sürer bir yalnızlık? Ebedi bir boşluk? Ya bu ruhsuzluk, bu koca yürekteki boşluk hissi? Bu bolluklarla dolu dünyada bunca boşluk duygusu neden? 


Bir kedi mırlaması bazen sizi hayata döndürebilir. Sevgisini de acısını da kendine bile itiraf edenemiş birinin size ıslak gözler ve boğuk seslerle kalbini açması size tüm yükünüzü unutturabilir. Bir annenin iç çekişi, hiç tanımadığınız bir çocuğun size umut dolu bakışı, cananın avuç içlerini öpmesi, canı yanana dokundurduğun şefkatli bir el... Hayata bağlanmak için de hayattan kopmak için de yıldızlar kadar sebep sunabilirim sana. 


Sana ömrümce şefkatle dokunabilirim. 


Çirkin bir yara izisin sen. Şefkatle dokunan biri çıkana kadar...