Blog Listem

5 Kasım 2019 Salı

Rüzgar Kokumu Yüzüme Vuruyor

Kaybolmuş dünyada kendini bulmayı uman bir avuç insan. Varlık gerçek mi? Yoksa gerçek olan yokluk mu? Hiçlik bu kadar varken yokluğu savunan şey nasıl olur da yokluğun varlığına dair bir kavramı bünyesine dahil edebiliyor?

Bir anda avcumdan kayıp gidecek, sonsuza kadar yokluğa uğurlayacağım her şeyin var olması için bu sarfetiğim çaba ne için?

Varlığından habersiz olduğum bir anda karşıma çıkan ve varlığını tattığım her anı ve zevki yokluğa uğurlamaktan korkuyorum. Yokluğundan bihaberken de yaşadığım şeyi neden şimdi kaybetmekten bu denli korkuyorum?

Bu zamana kadar hiç yürümediğim bir yolda yürüyorum. Binlerce sokağa girdim, ışıkları yanan binlerce evden binlerce insanı seyrettim karanlık sokaklarda. Neden bu yol bu kadar ben kokuyor? Rüzgar kokumu yüzüme vuruyor. Sokak benim gibi. Sanki yolun sonu yuvama gidiyor. Dikenleri bile gül kokuyor. Ardımda kan izleri bıraktım. Ayaklarım kanıyor. Çimenler kırmızı artık. Pabuçlarım gibi... Kırmızı... Kan...

Kusursuz bir düzen içinde sanar insanoğlu bedenini, zihnine rastlayana kadar. Dikenlerden kurtulsam, sokaktan uzaklaşsam yaralarım iyileşecek gibi. Ne var ki evim sensin. Döktüğüm her damla kan acınla aşkımı eşdeğer kılıyor.