Bahçelerimiz çiçeklerle bezensin istiyoruz ama kollarımızı kaldırmıyoruz su vermek için. Güneş odamızda dansetsin istiyor perdelerimizi açmıyoruz. Güzeli görmek istiyor, çirkine denk gelme korkusuyla gözlerimizi yumuyoruz. Koşmak istiyor yataktan çıkmıyoruz. Ya bir sonraki adım güneşliyse? Ya bir sonraki durakta gök kuşağı biten gül bahçeleri varsa? Sevilmek istiyor kırılmaktan korkuyoruz. Elindekini kaybetme korkusuyla hayattaki fırsatların yanından gözü yaşlı geçip gidiyoruz. Ya şu an bataklıktaysak ve korkarak teptiğimiz her şey gül bahçeleri vaad ediyorsa kalbimize? Ya karanlığından korktuğun o mağara bir cennete açılan kapıysa? Aşkı reddedip kalbimizi duvarlarla kaplıyor ardından kaderin kapısında sevgisizlikten yakınıyoruz.
Hangisi daha nankörce?