Acıda buluyorum kendimi. Acıda hayat buluyor ruhum. Bedenim zaten bana ait değil. Aynada baktığım vücudum ruhumu örtüyor. Ya da öyle sanıyorum. Bugünden sonra kendimi hata olarak dillendireceğim. Adım hata. Adım acı. Olabildiğince karanlığım. Ben siyahım, ben beyazım, kırmızıyım, maviyim, yeşilim ve daha nicesi. Tüm renklerin anasıyım. Tüm renklerin katiliyim. Bedenimde tüm renkleri yansıtabilirim. Ruhumda ise tüm renkleri emebilecek bir kara delik mevcut. Bir inci kadar beyazım ve yine bir okyanus dibi kadar karanlığım. Sonbaharda sararıp solacak kadar güzel bir yaprağın yeşil kalan son kısmıyım. Sonbaharım ben. Sonbaharın hüznünü hep kalbimde taşıdım. Kış kadar soğuk ruhumla yaz kadar sıcak gülüşler akıtırım gözlerimden.
Ruhun gri senin. Allak bullak olmuş kalbinden akan donuk gülüşlerini aydınlatmaya geldim. Neden varım? Neden susmuyorum? Neden kolay olan sana bakmamakken gözlerinin nemiyle ilk baharı getirmeye çalışıyorum?
Ruhun gri senin. Ne baharın gelişini ne kışın sertliğini umursuyor kalbin. Ölmeye yüz tutmuş bahçelerin var. Bak! Duvarları aşıyor papatyalarının kokusu. Ölünce kokar papatyalar. Ne beyazsın ne siyah. Şehrin kadar gri gözlerin. Sahte gülüşlerin yeşertecek sanıyorsun bahçeni. Bak soluyor papatyalar.
Neden gitmiyorum? Neden susmuyorum?